gelmiş iken bir habercik sorayım
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
gerçek erenlere yüzler süreyim
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
alçağında al kırmızı taşın var
yükseğinde turnaların sesi var
ben de bilmem ne talihsiz başın var
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
benim şah'ım al kırmızı bürünür
dost yüzün görmeyen düşman bilinir
yücesinden şah'ın ili görünür
niçin gitmez yıldızdağı dumanın
el ettiler turnalar bazlara
dağlar yeşillendi döndü yazlara
çiğdemler taşınsın söylen kızlara
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
şah'ın bahçesinde gonca gül b***r
anda garip garip bülbüller öter
bunda ayrılık var ölümden beter
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
ben de bildim su dağların sahisin
gerçek erenlerin nazargâhısın
abdal pir sultan"ın seyrangâhısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
-- (burda orjinal şiir b***r, siyabend şovu başlar)--
biz de bildik şu dağların sen şahısın, şahısın...
buralar, bu koca şehirler,
dilimizi bilmez, halimizden anlamaz...
ve bizler pir sultan'ın torunlarıyız,
bizler anadolu aslanlarıyız
bizler kerbela'da kan verenleriz, can verenleriz
bizler, sizler, bölünmüşler, bölünecekler, dinleyin:
niçin gitmez... çünkü gitmez yıldız dağı'nın dumanı, başından eksik olmaz
çünkü bu yeryüzünde barış gelmez sofralara
su varsa bir yerde
ve toprak biraz açmışsa göğsünü
adamlar kan ile sularlar,
çorak ederler o toprağı,
kör ederler gözünü
işte bu yüzden, insanlar hor...
insanlar birbirinin etini yedikçe
insanlar birbirinin etini sömürdükçe
yıldız dağının dumanı gitmez, gitmez...
bu sömürü devam ettikçe bitmez güzelim bitmez...
ve bu şarkı bitmez, bitmez.
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
gerçek erenlere yüzler süreyim
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
alçağında al kırmızı taşın var
yükseğinde turnaların sesi var
ben de bilmem ne talihsiz başın var
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
benim şah'ım al kırmızı bürünür
dost yüzün görmeyen düşman bilinir
yücesinden şah'ın ili görünür
niçin gitmez yıldızdağı dumanın
el ettiler turnalar bazlara
dağlar yeşillendi döndü yazlara
çiğdemler taşınsın söylen kızlara
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
şah'ın bahçesinde gonca gül b***r
anda garip garip bülbüller öter
bunda ayrılık var ölümden beter
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
ben de bildim su dağların sahisin
gerçek erenlerin nazargâhısın
abdal pir sultan"ın seyrangâhısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
-- (burda orjinal şiir b***r, siyabend şovu başlar)--
biz de bildik şu dağların sen şahısın, şahısın...
buralar, bu koca şehirler,
dilimizi bilmez, halimizden anlamaz...
ve bizler pir sultan'ın torunlarıyız,
bizler anadolu aslanlarıyız
bizler kerbela'da kan verenleriz, can verenleriz
bizler, sizler, bölünmüşler, bölünecekler, dinleyin:
niçin gitmez... çünkü gitmez yıldız dağı'nın dumanı, başından eksik olmaz
çünkü bu yeryüzünde barış gelmez sofralara
su varsa bir yerde
ve toprak biraz açmışsa göğsünü
adamlar kan ile sularlar,
çorak ederler o toprağı,
kör ederler gözünü
işte bu yüzden, insanlar hor...
insanlar birbirinin etini yedikçe
insanlar birbirinin etini sömürdükçe
yıldız dağının dumanı gitmez, gitmez...
bu sömürü devam ettikçe bitmez güzelim bitmez...
ve bu şarkı bitmez, bitmez.